Merhaba…
Gece yarısını 1 geçe, yatağıma uzanmış derin uykulara geçmeye çalışırken, zihnimde derin sohbetlere daldım seninle. Çıkmaz ayın son çarşambasına kalan buluşmalarımızı, bir müziğe sığdıramayacağım sohbetlerimizi…
Son zamanlardaki hırçınlığın, kendinle olan mücadelendi bana göre.
Bense üç maymunu oynadım. Duymadım.. Görmedim.. Konuşmadım..
Ama sanırım benim hırçınlığımda bu yüzdendi. Öz eleştiri yapmam gerekirse.
Herkes kendi kadar anlıyor, sense hiç anlamadın ki beni..
Oysa bahçeme düşünmeden soktuğum sen, fütursuzca kopardın çiçeklerimi..
Halbu ki isteyen değil, istenilenleri verendim. Vereceklerimi de savurmuşum umarsız dağımın tepesinden, nankör rüzgarlara…
Yazık, çok yazık ettin…
Umarım sonsuz bir boşluğa yapayalnız düşmezsin..
Şimdi ardıma bakmaksızın…sessizce gidiyorum…Zaten hayatımda hiç fırtına koparmadım ki..
Cebimden çiçeklerimi, gözlerimden incilerimi son defa döke saça gidiyorum…ELVEDA..
Yazan: bugunum
Gönderilmemiş mektuplar adı altındaki yazılarımdan bir diğer ayrılık mektubu..